16 Mart 2014 Pazar

"Küçük Prens" mi dedin? :)

Çocuklar ve çocukluğunu yitirmemiş büyükler der  Antoine de Saint Exupéry ve onlara çok değer verir.  
Çocuklar ve çocukluğunu yitirmemiş büyükler de kitabı "Küçük Prense" :)

 Yazar dünyayı ve insanları oldukça başka bir bakış açısından değerlendirip Küçük prense her insanda olan değerleri verirken bir çocuğun dünyası göz önüne almış olsa da, siz de yazarın bu hikayeyi her yaştan çocuğa yazmış olduğuna inananlardan mısınız? :)


Bana kalırsa kitapta ki en güzel şeylerden biri de Küçük Prensin farklı bir gezegenden gelmiş olması. Bu ona dünyamıza dışarıdan tarafsız bir gözle bakabilme özelliği kazandırıyor. Belki de bu yüzden dünyamızın kendisine tuhaf gelen yadırgadığı şeyleri kolaylıkla dile getiriyor. 

İçinde bulunduğumuz farklı dönemlerde, farklı yaşlarda, her okunduğunda insana farklı renkler katan bir hikaye.. 

Okuyanların aklında kesinlikle yer ettiğini düşündüğüm kitaptan bir bölüm;


“Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki.
Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!”

“Ne yapmam gerekiyor peki?” diye sordu küçük prens.

“Çok sabırlı olman gerekiyor. Önce çimenlerin üstüne, biraz uzağıma oturmalısın. Ben gözümün ucuyla seni izleyeceğim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. Sözcükler yanlış anlamalara neden olurlar. Ama her gün, biraz daha yakına gelebilirsin.”

Ertesi gün küçük prens yine geldi.

“Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır.

“Gelenek nedir?”

“Bu da çok sık unutulan bir şeydir” dedi tilki. 
“Bir günü diğer günlerden, bir saati diğer saatlerden ayıran şeydir. Örneğin, şu benim avcıların da gelenekleri vardır. Perşembeleri kızlarla dansa giderler. Bu yüzden de Perşembe benim için harika bir gündür. Üzüm bağlarına kadar yürüyebilirim. Ama avcılar dansa herhangi bir gün gitseydi, benim için hiçbir günün özelliği olmayacaktı ve asla tatil
yapamayacaktım.”

Böylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. Ve ayrılma vakti geldiğinde

“Ah! Sanırım ağlayacağım” dedi tilki.
“Bu senin hatan” dedi küçük prens. “Ben sana zarar vermek istemedim. Seni evcilleştirmemi sen istedim.
“Doğru, haklısın” dedi tilki.
“Ama ağlayacağını söyledin!”
“Evet, öyle.”
“O halde bunun sana hiçbir yararı olmadı.”

“Hayır, oldu. Buğday tarlalarının rengini gördükçe seni hatırlayacağım. Şimdi git ve güllere bir kez daha bak. O zaman kendi gülünün evrende eşsiz ve tek olduğunu anlayacaksın. Sonra bana veda etmek için buraya geri döndüğünde,
sana hediye olarak bir sır vereceğim.”

Küçük prens güllere bir kez daha bakmaya gitti.

“Hiçbiriniz benim gülüm gibi değilsiniz. Çünkü henüz hiçbiriniz evcilleşmediniz. Ve siz de hiç kimseyi evcilleştirmediniz” dedi onlara.

“Siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. Dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. Ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.”

Güller bu duyduklarına çok bozuldular.

"Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.”

Bunları söyledikten sonra tilkinin yanına döndü.

“Elveda” dedi.
“Elveda” dedi tilki de.

“Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”

“Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu.
“Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir" dedi.

“İnsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. Gülüne karşı sorumlusun.”

“Gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. Sonra yoluna devam etti. “



71 yaşında hiç büyümeyen Küçük Prens'in hayranlarını çok mutlu edecek bir sürprizimiz var!! 




El yapımı Küçük Prens kahve fincanlarımız kahve keyfinizine keyif katmaya geldiler :)



Detaylı bilgi ve iletişim için hayatagaciatolyesi@gmail.com adresine mail atmanız yeterli :)


                                                                                                 Sevgilerimle
                                                                                                         Bahar



  

"Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor."

Ne uzun zaman olmuş bloga bakmayalı, ayıp bize! Kapalı hava, yağmur derken bir pazarı daha bitirmek üzereyiz. Ne yapsam ne yapsam derken bugün bol bol okudum, yeni şeyler tasarladım, üretmeye başladım. Sonra aklıma blog geldi. instagram'ın hızına kapılmışız buraları unutmuşuz :( Geri dönmek gerek, kaldığımız yerden devam etmek gerek dedim. Eee o zaman bugün biraz da bizden post yağmuru yağsın! :))


Malum yine zor günler geçiriyoruz ülke olarak. Kayıplar verdik, eksildik, öfkelendik daha da dinmedi dinmez.. Ama insan inanmak istiyor birlik olmaya, şiddeti kenara bırakmaya. Sağduyulu olmaya.. Dilerim bu karanlık günler sona erer bir an evvel, sokaklarda hakkımızı ararken şiddet görmediğimiz, ölmediğimiz! demokratik bir ülke olabiliriz. Halkımızın birbirine kırdırılmadığı, cebimizden rızkımızın çalınmadığı, huzur içinde birlikte yaşayabileyeceğimiz günler diliyorum.

Ama umudu yitirmemek gerek. Bol bol okumak, anlamak, anlatmak gerek. Körü körüne bağlanmamak gerek hiçbir şeye. Sakinleşmek, gelişmek gerek. Eğitimin yanı sıra sanatın da tadına varmak gerek. Sanattır insanı güzelleştiren, yaşamayı sevdiren.

İyi gelir insana biraz müzik, biraz şiir..

"Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor." demiş Cemal Süreya.. Unutmamak gerek.

Sevgili arkadaşım, sıkı takipçim için isteği üzerine bir yastık hazırladım. Aklımda Cemal Süreya'dan mısralar.. Ne güzelmiş böyle çalışmak!

Şiirin için olduğu herhangi birşey çirkin olabilir mi?

Buyrunuz karşınızda "Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor." yastığımız! :)



    Ve bunlar da sahibine ulaştıktan sonraki fotoğrafları. Öyle mutlu ediyor ki sizden gelenler :)







      Siz de şiir aşığıysanız, sırtımı yastığıma yaslar, kahvemi alır kitabımı okurum diyorsanız bize ulaşmanız yeter! :)      hayatagaciatolyesi@gmail.com


                                                                                                         SEVGİLERİMLE..

                                                                                                                  "IŞIL"